Değerli Velimiz; 2022 Kasım ayı rehberliğin penceresi bültenimizi çocuklarımızın ve velilerimizin ihtiyacının olduğunu gözlemlediğimiz “Sanal Şiddet” konusunda yazmak istedik
Sanal Şiddet Deneyimleri Şiddetin İçleştirilmesine Yol Açabilmektedir
“Medyada şiddet, insanları şiddet dolu bir dünyada yaşadıklarına ve dünyayı daha güvenli hâle getirmek için şiddetin gerekli olduğuna inandırır. ”Şiddet içerikli medyanın tüketimi çoğunlukla bir grup etkinliği olduğundan film veya oyun bittiğinde deneyim sona ermeyip sohbet konusu olmaya devam eder. Özellikle katılıcımalardan rakiplerini vurmaları beklenen bilgisayar oyunlarında da şiddet, sanal ortamda da olsa haz alınarak öğrenilir ve uygulanır. Medyada yer alan şiddet olgusu ve sanal şiddet deneyimleri şiddetin içleştirilmesine yol açabilmektedir.
Şiddet Sahneleri Olan Filmleri İzleyen Çocukların Saldırgan Davranışlar Gösterme Olasılıkları Yüksek
Bir grup çocuğa şiddet sahneleri bol olan filmlerin, diğer bir grup çocuğa saldırgan sahnelerin bulunmadığı filmlerin izlettirilip ardından her iki grubun da oyunlarının gözlemlendiği bir deneysel araştırmada şiddeti bol olan filmleri izleyen çocukların birbirlerine daha çok sataşıp vurdukları, daha çok itişip kakıştıkları saptanmıştır
İzledikleri Şiddet Görüntüleri Arttıkça Başkalarının Çektiği Acı Karşısında Duyarsızlaşıyorlar
RTÜK’ün 2006’da MEB ile yaptığı “TV Program İçeriklerinin Çocuk ve Gençler Üzerindeki Etkileri” konulu araştırma, televizyondaki şiddet gerçeğini çarpıcı verilerle ortaya koymuştur. Araştırma sonuçlarına göre çocuklar günde 3-4 saat televizyon izlemekteler ve ilköğretim çağını tamamlamış bir çocuk yaklaşık 100 bin şiddet sahnesi, 8 bin ölüm veya öldürülme sahnesine şahit olmaktadır. Çocukların izledikleri şiddet görüntüsü arttıkça saldırgan davranış sergilemeleri artmakta, düşmanlık duyguları beslenmekte, başkalarının çektiği acı ve eziyet karşısında duyarsızlaşmaktadırlar.
Çocuklar Gerçek Olanla Kurgu Olanı Birbirine Karıştırabiliyor
Şiddet içeren programlar,filmler,oyunlar suçun nasıl işleneceğini, suç işleme tekniklerini de öğretmektedir. Günlerinin önemli bir kısmını ekran karşısında geçiren çocuklar gerçek olanla kurgu olanı birbirine karıştırabilmekte, psikolojik yapıları ve algılamaları olumsuz yönde etkilenebilmektedir. Bu olumsuz etkilenme sadece çocuklarla sınırlı olmayıp gençler, hatta yetişkinler için de söz konusu olabilmektedir. Şiddet görüntüleri ile birlikte anlatılanlar özellikle çocukların zihinlerinin yanlış yönlendirilmesine yol açabilmektedir. O görüntüdeki olayı adeta aynen yaşayabilmekte, bazen telafisi imkânsız sonuçlar doğurabilmektedir.
Sunulan Her Şeyi Pasif Olarak Kabullenmek Yerine Seçici Davranabilmek
Başta biz yetişkinler; medyayı takip ederken, özellikle de televizyon izlerken ve internet ortamında bulunurken sunulan her şeyi pasif olarak kabullenmek yerine; seçici davranabilmeyi başardığımızda olumsuz etkileri en aza indirgemiş oluruz. Çocuklarımıza eleştirel gözle bakma becerisi kazandırmak, medyada sunulan pek çok şeyin kurgusal bir nitelik taşıdığı bilincini sağlamak oldukça önemli. Bunun için de öncelikle bizlerin ekran ile geçirdiğimiz süre ve içerikleri eleştiri süzgecinden geçirmemiz faydalı olacaktır.
Çocuklarla Ortak Dili Konuşabilmenin En Önemli Unsuru Bu Mecraya Hakim Olmak
Anne babaların kontrollü ve denetim içerisinde, çocuklarıyla birlikte bu mecralarda yer alması gerekir. Dijital ortamda yaşayan günümüz nesillerinin en çok şikâyet ettiği gibi, onları anlayabilmenin ve değerlendirebilmenin, onlarla ortak dili konuşabilmenin yegâne unsuru, anne babaların bu mecraya hâkim olmasıdır.
Gücün, şiddetin, saldırgan davranışların medya karakterleri yoluyla model olarak sunulması özellikle çocuk ve gençlerin karakter ve davranışları üzerinde ciddi bir etkiye sahip. Bizleri çözüme ulaştıracak yol ise; ebeveynlerin çocuklarıyla kurdukları sağlıklı iletişim, teknoloji kullanımının kontrollü ve denetimli olması olacaktır.