“Hadi kızım/oğlum ders çalış”, “Oyun olsaydı koşa koşa gelirdin”, “Tek sorumluluğun ders çalışmak, onu da yapmıyorsun”, “Ben senin yaşındayken..” diye başlayan cümleler kuruyor, çocuğumuzun “merak” duygusu ve “sorumluluk” bilincinin olmamasından çoğumuz şikayet ediyoruz. Size yardımcı olabilmek adına “Ders Çalışmada Ailenin Rolü” konusunu “Rehberliğin Penceresi”nden bir mektupla sizinle paylaşmak istedik.
Tek Sorumlulukları Ders Çalışmak Değil!
Öncelikle “Tek sorumluluğun ders çalışmak onu da yapmıyorsun” cümlesini kurmaktan vazgeçerek başlamakta fayda var. Tek sorumlulukları ders çalışmak değil aslında. Pek çok sorumlulukları var. Odasını toplamak, kıyafetlerini seçmek, kirli kıyafetleri kirli sepetine atmak, sofraya bir şeyler getirmek, çöp dökmek ya da ekmek almak gibi. “Sen yeter ki ders çalış suyunu ben getiririm” anlayışı çocuğumuza yarar sağlamaktan çok zarar verir. Kendi odasını toplamayan bir çocuktan ödevlerini yapmasını, soru takip çizelgesini düzgün bir şekilde okula getirmesini bekleyemeyiz. Sorumlulukları çocuğumuza yavaş yavaş verdiğimizde “yapabiliyormuşum” düşüncesini geliştiririz. Amacımız; yüklerini hafifletmek adına sorumluluklarını üstlenmemiz değil, yapabilme düşüncelerini desteklemek olmalı.
Beyin Talimatlarla Çalışmaz.
“Hadi kızım/oğlum ders çalış” dıştan gelen emir cümleleridir. Beyin emir ya da talimatlarla çalışmaz. Bu şekilde motive etsek de kısa süreli bir yarar sağlar. Bunun adı dış motivasyondur. Bir kişinin koyduğu hedefin kendisi için duygusal bir karşılığı yoksa hiçbir anlamı da yoktur. Hayallerinde olmak istediği kişiyi hissetmesi, ifade etmesi ve çevresinde ona inanan insanların olduğunu bilmesi çok daha etkili olacaktır. İç motivasyonu sağlamanın yolu hedefleri belirlemekten geçer. Hayaller uzak tarihli oldukları için çocuğu motive etmez. Yakın tarihli hedefler belirlemek gerekir. Çocuğumuzun hayali öğretmen olmaksa bu uzak bir tarihtir ve onu motive etmez. Bu hayale giden yolda yakın hedefler belirleyerek yakın zaman dilimlerine bölmek daha yararlı olacaktır. Hedefimiz; okuldaki sınavlardan yüksek notlar almak olduğunda zamanı yakınlaştırarak iç motivasyonu artırmış oluruz.
Ders Çalışmadan Önce Teknolojik Cihazlarla Vakit Geçirmek Beyni Yorar.
Ders çalışmadan önce bilgisayar, telefon, tablet, televizyon gibi teknolojik araçlarla ilgilenmek beyni yorar. Çocuk dinlenmek adı altında bu cihazlarla vakit geçirdikten sonra derse başladığında, yaptığı şey yarıda bölündüğü için beyin kendi kendine bu durumu devam ettirir. Fiziksel olarak dersin başında gibi görünse de beyin dersten önce yaptığı, yarıda bıraktığı aktivitede kalır. Yorgunlukla birlikte dikkat dağınıklığını da tetikler.
Ders Çalışılan Masa Sadece Ders Çalışmak İçin Kullanılmalı.
Çocuk ders çalıştığı masada yemek yediğinde ya da bilgisayarla oynadığında beyin bunu öğrenir. Ders çalışmak için masanın başına geçtiğinde çağrışımsal olarak beyin bilgisayarla oyun oynamayı ya da yemek yemeyi hatırlar. Bu durum çocuğun derse odaklanmasını olumsuz yönde etkiler.
Önemli Olan Sonuç Değil Süreçtir
Sonuç odaklı bir yaklaşım, çocuğunuzun ders çalışma motivasyonunu olumsuz etkilerken özgüveninde de ciddi hasarlara neden olur. Bizim için önemli olanın, elinden geleni yapması olduğunu, çabasını önemsediğimizi hissettirmek ve ifade etmek, sınav ve ders çalışma kaygısını azaltacaktır. Başarısız olduğunda pes eden çocuklar, sonuç odaklı düşünenlerdir.
Soru Sormaya Teşvik Etmek Cevap Vermekten Daha Öğreticidir
Nobel ödülü alan bir bilim adamına başarısının sırrını sorduklarında; “Arkadaşlarım eve gittiğinde aileleri bugün öğretmenin sorduklarına cevap verdin mi? diye sorardı. Benim ailem, “Bugün öğretmene soru sordun mu?” diye sorardı, diye cevap vermiş. Merak duygusunu geliştiren, öğrenmeyi keyifli kılan şey sorulardır.
Mektubu sonlandırırken, çocuklarımızın onları koşulsuz sevdiğimizi bilmelerine ihtiyacı olduğunu belirtmek isteriz.
Saygılarımızla.